Çalışma psikolojisi ve endüstri ilişkilerinin doğası
Çalışma psikolojisi alanını ve amaçlarını tanımlamak,
Çalışma ve örgüt psikologlarının amacı insan sağlığını, öğrenmeyi ve yaratıcılığı gözeten, toplumun gelişimine katkıda bulunan adil, etik, yenilikçi ve ekonomik anlamda başarılı örgütlerin oluşumuna katkıda bulunacak araştırmalar yapmak ve uygulamalar geliştirmektir. Çalışma psikologları ayrıca çalışanların ve küçük grupların işyerinde nasıl davrandıklarını anlamaya çalışır ve işten duyulan memnuniyeti ve performansı arttırmak için uygulamalar geliştirir.
Çalışma psikolojisi alanının ortaya çıkış nedenlerini anlatmak.
Çalışma Psikolojisi alanı sanayileşen toplumdaki değişimlerle beraber ortaya çıkan ihtiyaçlar sonucu filizlenmiştir. Özellikle, sanayi devrimi, I. Ve II. Dünya Savaşları, bilimsel bakış açısının batı dünyasında kabulü çalışma psikologlarının ortaya çıkmasına neden olmuşlardır. Bu alanın temellerini oluşturan iki akım ise bilimsel yönetim ve insan ilişkileri akımlarıdır.
İnsan kaynaklan politikalarının çalışanların davranış ve tutumları üzerindeki etkilerini tanımlamak.
Araştırmalar yüksek performanslı iş sistemlerinin, yani birlikte kullanıldıklarında aralarında oluşan sinerji sayesinde performansı arttıran insan kaynakları politika ve uygulamalarının çalışanların davranış ve tutumları üzerinde olumlu etkileri olduklarını göstermişlerdir. îş güvencesi, işe almada seçicilik, geniş kapsamlı eğitim programları, kendini yöneten takımları gibi uygulamalar sayesinde çalışanlar hem beşeri hem de psikolojik sermayelerini zenginleştirmekte ve bunun sonucu olarak işyerine bağlılıkları da artmaktadır. Statü farklarının azaltılmasına yönelik çalışmalar, bilgi paylaşımı, kararlara katılım gibi uygulamalar da deneyimlerden öğrenmeyi ko- laylıştırmakta ve hataların oranını azaltmaktadır.
Çalışanların iş sağlığı, iş memnuniyeti, örgüte bağlılığı ve performansı için gerekli şartları irdelemek.
Çalışanların işyerindeki tutum ve davranışlarına onların kişilik ve yetenekleri etki ettiği gibi, işyerinin sağladığı şartlar ve olanaklar da etki etmektedir. Ancak, yüksek iş tatmini, örgüte bağlılık veya iş performansı ve örgütsel vatandaşlık davranışı gibi olumlu tutum ve davranışlar için daha da önemlisi kişinin bireysel özellikleri ile iş şartları arasında uyum olmasıdır.
Çalışan - işveren ilişkilerini farklı açılardan değerlendirmek.
Çalışan-işveren ilişkilerine tekilci açıdan yaklaşanlar bu iki grup arasında genel olarak amaç birliğinin olduğunu ve çatışmaların normal ya da sağlıklı olmadığını kabul ederler. Tekilci yaklaşım katı ve baskıcı bir yönetim anlayışına yol açabileceği gibi, işverenlerin çalışanların sendikaya ihtiyaç duymamaları için bireysel ihtiyaçları gidermeye yönelik daha yumuşak bir yönetim anlayışına da yol açabilir. Öte yandan, çoğulcu yaklaşım, işveren ve çalışan arasında çıkar temelli çatışmaların kaçınılmaz olduğu ve bu çatışmaların yönetim yollarının aranması gerektiği görüşünü benimser.
Sendikal örgütlerin varlık nedenlerini ve fonksiyonlarını açıklamak.
Sanayileşmiş ülkelerde sendikaların üç fonksiyonundan bahsedilebilir. Bunlar; ekonomik fonksiyon, demokratik temsil fonksiyonu ve sosyal fonksiyondur. Araştırmalar, sendikaların genel olarak üyelerinin aldıkları ücret ve yan hakları, toplu iş sözleşmeleri vasıtası ile, iyileştirerek, onların işlerinden, aynı tip işlerde sendikasız çalışanlara kıyasla, daha memnun olmalarını sağladıklarını göstermektedir. Sendikalar ayrıca çalışanların ortak iradesini temsil ederek yönetimlerin fevri kararlar vermesini önlemekte ve daha iyi bir çalışma ortamı yaratarak üretkenliği arttırmaktadırlar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder