Bilişsel psikoloji
Bilişsel psikolojinin ne olduğu ve doğasını anlatmak.
Bilişsel psikoloji biliş kavramının bilimsel olarak incelendiği psikolojinin bir alt dalıdır. 1950’li yıllarda bilgi işlem, bellek, dil, biliş, problem çözme ve karar verme üzerine yapılan bilimsel çalışmalar ile ortaya çıktığı görülmektedir. Özellikle bilgi işlem yaklaşımı bilşsel psikolojinin ruhunu oluşturduğu görülmektedir. Bilgi-işlem dış dünyanın temsili veya sembolik dönüşümü veya manipülasyonu olarak ifade edilmektedir Bilişsel psikoloji işlevselcilik felsefi akımından oldukça etkilenmiştir. Çünkü bilişsel psikoloji zihinsel işlemlerin işlevsel olduğunu farz etmektedir. Öte yandan beynin çalışılması materyalist bakış açısını ortaya koyar. Bu yaklaşımda zihin ve beyin benzer şeylerdir. Bundan dolayı düşünce ve davranış beyindeki nöral faaliyetler sonucu oluştuğundan beynin incelenmesi aynı zamanda zihnin incelenmesi anlamına gelmektedir. îşlev- selci yaklaşım insan davranışını bilgi işlem ve zihinsel işlevler kapsamında açıklarken materyalist yaklaşım zihinsel süreç ve faaliyetleri nöroanatomi ve nörokimya kapsamında ele alır.
Algı ve algısal süreçleri açıklamak.
Duyum ve algı uyaranların (bilgi) dış dünyadan alınması, beyine taşınması, beyinde işlenmesi, yorumlanması ve bir karar verilmesi süreçlerini içermektedir. Duyum içinde bulunulan bir ortamdan uyaranların içerdiği bilginin ilgili duyu sistemi tarafından yakalanarak sistem içine alınması ve beyindeki ileri fizyolojik merkezlere iletilmesi süreçlerini kapsamaktadır. Algı ise uyaranların taşıdığı bu bilginin analiz edilmesi, tanınması, yorumlanması ve organize edilmesini kapsayan süreçlerdir. Bu süreçleri inceleyen alana psikofizik ve bu ilişkileri betimleyen ilişkiye de psikometrik fonksiyon adı verilmektedir. Çevremizdeki objelerle ilgili olarak ne, nerede ve nasıl ile ilgili işlemler görme tarafından yapılmaktadır. Görme; renk, derinlik, obje ve hareket algıları ile ilgili işlemler yaparken algısal organizasyonu gerçekleştirmektedir. Algısal organizasyonlar objelerin şekil zemin ilişkisi ve gruplama temelinde yapılmaktadır. Geştalt psikologları çevremizde bulunan objeleri nasıl gruplandırdığımıza yönelik ilkeler önermişlerdir. İşitme ses türünden bilgileri kodlayarak sesin kaynağı ile ilgili olarak ne ve nereden sorularına yanıt vermekte ve ayrıca iç kulakta bulunan yarım daire kanalları vasıtasıyla denge algısı yerine getirilmektedir. Tat ve koku duyuları kimyasal duyular olup yaşamsal olarak çevremizdeki önemli uyaranlar hakkında önemli bilgi sağlamaktadır.
Dikkat ve dikkat süreçlerini ifade etmek.
Dikkat, bilgi işlem sırasında zihinsel kaynakların kullanılması olarak kısaca tanımlanabilir. Kaynakların belirli bir uyarana ayrılmasına seçici dikkat ve kaynakların birden fazla uyarana yönlendirilmesine bölünmüş dikkat denir. Kokteyl parti olgusu çalışmalarının sonucuna göre mesajın kaynağı ve şiddeti gibi uyaranın fiziksel özelliklerinin kullanılması sayesinde istenilen ve istenilmeyen uyaranların birbirlerinden ayırt edildiğini bulmuştur. Ayrıca bu araştırmalarda bilgi işlemede filtreleme mekanizmasının olduğuna dikkat çekilmiş ve bu durum çift kulaklı dinleme deneyleri ile de tespit edilmiştir. Bu mekanizmaların obje veya yer temelli olup olmadığını inceleyen çalışmalar her iki durumu da destekleyen bulgulara ulaşmıştır. Bölünmüş dikkat çalışmaları aynı anda iki görevin nasıl yapıldığım inceler. Ancak bazen iki görevi eş zamanlı olarak yerine getirmek görevlerden birinin performansım etkilemektedir. Görevlerin benzerliği veya zorluğu çift görev performansım olumsuz yönde etkilerken pratik ve tekrarlar sonucunda iyileşmeler gözlenmektedir. Bölünmüş dikkati açıklamaya yönelik olan genel kaynak modeli, zihinsel kaynakların kısıtlı olduğunu ve bundan dolayı eş zamanlı görevlerde işlem kapasitesinin paylaşılması düşüncesine dayanmaktadır.
Bellek ve bellek süreçlerini betimlemek.
Bellek bilginin kodlanması, depolanması ve hatırlanması süreçlerini kapsar. Bellekte üçlü sistem yaklaşımına göre duyusal, kısa süreli ve uzun süreli bellek olmak üzere üç bellek bulunmaktadır. Duyusal bellek anlık bellek olup çok kısa sürelidir ve burada bilginin fiziksel kodlaması yapılır. Kısa süreli bellek ise kısa süreli, sınırlı kapasitesi olan ve daha çok tekrara dayanan bir bellektir. Bilginin kapasitesi sınırsız olan uzun süreli belleğe aktarımı ise o bilginin anlamsal ve derinlemesine kodlanması ile sağlanmaktadır. Uzun süreli bellek olgulara dayanan bildirimsel ve becerilerin ve alışkanlıkların depolandığı işlemsel bellek
olarak sınıflandırılmaktadır. Bildirimsel bellek anlamsal ve epizodik bellek olarak iki ayrı kategori içermektedir. Anlamsal bellek genel bilgileri ve olguları ve epizodik bellek ise belli bir zaman, yer ve bağlamda oluşan olaylarla ilgili bellektir. Olaylarla ilgili olarak bilinçli ve istemli olarak bilginin depolanması açık bellek ve bilinç dışı yapılan kodlamalar örtük belleği oluşturmaktadır. Unutma ile ilgili olarak öne sürülen silinme kuramı belleğin sabit bir oranda zaman içinde zayıflamasını açıklamaktadır. Bozucu etki yoluyla unutma kuramı ise bir belleğin bir başka belleğin hatırlanmasını engellemesidir. Bu bozucu etki ileriye veya geri yönelik olarak gerçekleşmektedir.
Temsil ve zihinsel temsil kavramlarım tanımlamak.
Bir şeyin yokluğunda sembol veya işaretler ile o şeyin sunulmasına temsil denir. Fiziki temsiller olan dış temsiller tıpkı resim gibi olup benzeşen temsillerdir. Bu tür temsillerin dışındaki rastgele seçilmiş sembollerin oluşturduğu temsiller sembolik temsiller olup soyut temsiller olarak ta ifade edilmektedirler. Zihinsel temsiller algısal süreçler vasıtasıyla oluşturulan imgesel ve önermeler şeklindeki temsillerdir ve bilişsel süreçler arasında iletişimi sağlar. Bağlantıcılık temelli yaklaşımlarda ise ağ içinde aktivasyon örüntüsüne göre yayılmış zihinsel temsiller vardır. Zihinsel temsil altında obje ya da olayların beyindeki temsilleri olarak düşünülen zihinsel imgeler önemli bir yer tutmaktadır. Zihinsel imgeler bir yandan klinik ortamlarda iyileşme, izleme ve kontrol amacı altında kullanılmakta diğer yandan profesyonel iş alanlarında performans geliştirme kapsamında değerlendirilmektedir. Kategoriler ortak özellikleri paylaşan insan, olay veya objelerin sınıflandırılması işlemini yansıtmaktadır. Prototip bir kategori için geçerli olan en muhtemel özelliklerin ne olduğunu açıkça belirtendir. Eğer bir kategori prototipe sahip ise prototipe benzer kategori üyeleri tipik bir kategori üyesi olarak görülürken prototipten farklı kategori üyeleri atipik olarak görülmektedir.
Düşünme, Akıl Yürütme ve Problem Çözme kavramlarını bilişsel açıdan değerlendirmek.
Düşünce bir anlamda zihnimizin dili olarak düşünülmekte ve önermesel, imgesel ve motorsal olmak üzere üç sınıfa ayrılmaktadır. Bu üç sınıf ile akıl yürütme, problem çözme ve karar verme işlemleri gerçekleştirilir ve sonuç olarak da bir hedefe ulaşılır. Genel olarak iki akıl yürütme kullanılmaktadır: Tümevarım ve tümdengelim. Tümdengelim yukarıdan aşağıya bilişsel süreci kapsarken tümevarım aşağıdan yukarıya işlemi içermektedir. Uygun olan tümdengelim kurallarının uygulanamaması, kişisel inançlardan dolayı mantıksal kurallardan vazgeçilmesi ve duygusal tepkiler gibi faktörler başarısız tümdengelimi doğurmaktadır. Başlangıçta davranışçılar problemin deneme ve yanılma yöntemi ile çözüldüğünü düşünmüşlerdir. Geştalt ve bilgi işlem yaklaşımları sonradan ortaya çıkmıştır. Geştalt yaklaşımında problem çözme prodüktif ve reprodüktif süreçleri içerir. Rep- rodüktif süreçler önceki deneyimleri kullanırken prodüktif süreçler problem çözmede problemin yapısı ile ilgi ani bir kavrama geliştirmeyi ve prodüktif yeniden yapılandırmayı içermektedir. Problem çözmede bilgi işlem yaklaşımı, problem çözme sırasında uzun süreli belleğin etkili hâle getirilerek çözümle ilgili bilgilerin erişilebilir olmasına işaret eder. Genel olarak, bu yaklaşımlar bize problem çözmede aşamaların olduğunu işaret etmektedir. Bunlar, problemin doğasını anlamak, problemin çözümü ile ilgili alternatif çözümler üretmek, çözümleri test ederek kanıt sağlamak, uygulanan testlerin sonuçlarını değerlendirmek ve karar verme işlemlerinden oluşan aşamalardır.
Karar verme işlemlerini özetlemek.
En genel hatları ile karar, ihtimaller arasından seçme işlemidir. Karar vermedeki bilişsel faaliyet her bir seçenekle ilgili değerlendirme sonucu hedefe ulaşılacak olan en iyi seçeneği belirlemedir. Karar verme süreçlerinin analizi ile ilgili olarak üç temel yaklaşım bulunmaktadır. Bunlar normatif, betimsel ve tavsiye eden yaklaşımlardır. Normatif yaklaşım rasyonel karar verme varsayımına ve betimleyici yaklaşım ampirik gözleme dayanmaktadır. Öte yandan bazı durumlarda ise olasılık üzerinden karar verilir. Fakat olaylarla ilgili olarak olasılık hesabını doğru yapabilmemiz için olayın sıklığı ile ilgili olarak doğru bir belleğe ihtiyaç vardır. Kâr, zarar ve olasılık hesabından ziyade bir olayla ilgili olarak karar verme durumunda höristik ve algoritma gibi bilişsel kısa yollara başvurulmaktadır. Karmaşık bir problemle karşılaşıldığında ya da yeterli bir veri olmadığında evrimsel süreç ile şekillene gelmiş ya da deneyimlerle edinilmiş bu zihinsel kısa yolların kullanılmasıyla bir çözüm yolu bulunur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder