2 Şubat 2013 Cumartesi

Psikoloji 4. ünite özeti

Bilişsel psikoloji
Bilişsel psikolojinin ne olduğu ve doğasını an­latmak.
Bilişsel psikoloji biliş kavramının bilimsel olarak in­celendiği psikolojinin bir alt dalıdır. 1950’li yıllarda bilgi işlem, bellek, dil, biliş, problem çözme ve ka­rar verme üzerine yapılan bilimsel çalışmalar ile or­taya çıktığı görülmektedir. Özellikle bilgi işlem yak­laşımı bilşsel psikolojinin ruhunu oluşturduğu gö­rülmektedir. Bilgi-işlem dış dünyanın temsili veya sembolik dönüşümü veya manipülasyonu olarak ifade edilmektedir Bilişsel psikoloji işlevselcilik fel­sefi akımından oldukça etkilenmiştir. Çünkü biliş­sel psikoloji zihinsel işlemlerin işlevsel olduğunu farz etmektedir. Öte yandan beynin çalışılması ma­teryalist bakış açısını ortaya koyar. Bu yaklaşımda zihin ve beyin benzer şeylerdir. Bundan dolayı dü­şünce ve davranış beyindeki nöral faaliyetler sonu­cu oluştuğundan beynin incelenmesi aynı zaman­da zihnin incelenmesi anlamına gelmektedir. îşlev- selci yaklaşım insan davranışını bilgi işlem ve zihin­sel işlevler kapsamında açıklarken materyalist yak­laşım zihinsel süreç ve faaliyetleri nöroanatomi ve nörokimya kapsamında ele alır.
Algı ve algısal süreçleri açıklamak.
Duyum ve algı uyaranların (bilgi) dış dünyadan alınması, beyine taşınması, beyinde işlenmesi, yo­rumlanması ve bir karar verilmesi süreçlerini içer­mektedir. Duyum içinde bulunulan bir ortamdan uyaranların içerdiği bilginin ilgili duyu sistemi tara­fından yakalanarak sistem içine alınması ve beyin­deki ileri fizyolojik merkezlere iletilmesi süreçlerini kapsamaktadır. Algı ise uyaranların taşıdığı bu bil­ginin analiz edilmesi, tanınması, yorumlanması ve organize edilmesini kapsayan süreçlerdir. Bu sü­reçleri inceleyen alana psikofizik ve bu ilişkileri be­timleyen ilişkiye de psikometrik fonksiyon adı ve­rilmektedir. Çevremizdeki objelerle ilgili olarak ne, nerede ve nasıl ile ilgili işlemler görme tarafından yapılmaktadır. Görme; renk, derinlik, obje ve hare­ket algıları ile ilgili işlemler yaparken algısal organi­zasyonu gerçekleştirmektedir. Algısal organizas­yonlar objelerin şekil zemin ilişkisi ve gruplama te­melinde yapılmaktadır. Geştalt psikologları çevre­mizde bulunan objeleri nasıl gruplandırdığımıza yönelik ilkeler önermişlerdir. İşitme ses türünden bilgileri kodlayarak sesin kaynağı ile ilgili olarak ne ve nereden sorularına yanıt vermekte ve ayrıca iç kulakta bulunan yarım daire kanalları vasıtasıyla denge algısı yerine getirilmektedir. Tat ve koku du­yuları kimyasal duyular olup yaşamsal olarak çev­remizdeki önemli uyaranlar hakkında önemli bilgi sağlamaktadır.
Dikkat ve dikkat süreçlerini ifade etmek.
Dikkat, bilgi işlem sırasında zihinsel kaynakların kullanılması olarak kısaca tanımlanabilir. Kaynak­ların belirli bir uyarana ayrılmasına seçici dikkat ve kaynakların birden fazla uyarana yönlendirilmesi­ne bölünmüş dikkat denir. Kokteyl parti olgusu ça­lışmalarının sonucuna göre mesajın kaynağı ve şid­deti gibi uyaranın fiziksel özelliklerinin kullanılma­sı sayesinde istenilen ve istenilmeyen uyaranların birbirlerinden ayırt edildiğini bulmuştur. Ayrıca bu araştırmalarda bilgi işlemede filtreleme mekaniz­masının olduğuna dikkat çekilmiş ve bu durum çift kulaklı dinleme deneyleri ile de tespit edilmiştir. Bu mekanizmaların obje veya yer temelli olup ol­madığını inceleyen çalışmalar her iki durumu da destekleyen bulgulara ulaşmıştır. Bölünmüş dikkat çalışmaları aynı anda iki görevin nasıl yapıldığım inceler. Ancak bazen iki görevi eş zamanlı olarak yerine getirmek görevlerden birinin performansım etkilemektedir. Görevlerin benzerliği veya zorluğu çift görev performansım olumsuz yönde etkilerken pratik ve tekrarlar sonucunda iyileşmeler gözlen­mektedir. Bölünmüş dikkati açıklamaya yönelik olan genel kaynak modeli, zihinsel kaynakların kı­sıtlı olduğunu ve bundan dolayı eş zamanlı görev­lerde işlem kapasitesinin paylaşılması düşüncesine dayanmaktadır.
Bellek ve bellek süreçlerini betimlemek.
Bellek bilginin kodlanması, depolanması ve ha­tırlanması süreçlerini kapsar. Bellekte üçlü sis­tem yaklaşımına göre duyusal, kısa süreli ve uzun süreli bellek olmak üzere üç bellek bulunmakta­dır. Duyusal bellek anlık bellek olup çok kısa sü­relidir ve burada bilginin fiziksel kodlaması yapı­lır. Kısa süreli bellek ise kısa süreli, sınırlı kapa­sitesi olan ve daha çok tekrara dayanan bir bel­lektir. Bilginin kapasitesi sınırsız olan uzun süre­li belleğe aktarımı ise o bilginin anlamsal ve de­rinlemesine kodlanması ile sağlanmaktadır. Uzun süreli bellek olgulara dayanan bildirimsel ve bece­rilerin ve alışkanlıkların depolandığı işlemsel bellek
olarak sınıflandırılmaktadır. Bildirimsel bellek an­lamsal ve epizodik bellek olarak iki ayrı katego­ri içermektedir. Anlamsal bellek genel bilgileri ve olguları ve epizodik bellek ise belli bir za­man, yer ve bağlamda oluşan olaylarla ilgili bel­lektir. Olaylarla ilgili olarak bilinçli ve istemli ola­rak bilginin depolanması açık bellek ve bilinç dı­şı yapılan kodlamalar örtük belleği oluşturmak­tadır. Unutma ile ilgili olarak öne sürülen silinme kuramı belleğin sabit bir oranda zaman içinde zayıflamasını açıklamaktadır. Bozucu etki yoluy­la unutma kuramı ise bir belleğin bir başka bel­leğin hatırlanmasını engellemesidir. Bu bozucu etki ileriye veya geri yönelik olarak gerçekleş­mektedir.
Temsil ve zihinsel temsil kavramlarım tanımlamak.
Bir şeyin yokluğunda sembol veya işaretler ile o şeyin sunulmasına temsil denir. Fiziki temsiller olan dış temsiller tıpkı resim gibi olup benzeşen temsillerdir. Bu tür temsillerin dışındaki rastgele seçilmiş sembollerin oluşturduğu temsiller sem­bolik temsiller olup soyut temsiller olarak ta ifa­de edilmektedirler. Zihinsel temsiller algısal sü­reçler vasıtasıyla oluşturulan imgesel ve önerme­ler şeklindeki temsillerdir ve bilişsel süreçler ara­sında iletişimi sağlar. Bağlantıcılık temelli yakla­şımlarda ise ağ içinde aktivasyon örüntüsüne gö­re yayılmış zihinsel temsiller vardır. Zihinsel tem­sil altında obje ya da olayların beyindeki temsil­leri olarak düşünülen zihinsel imgeler önemli bir yer tutmaktadır. Zihinsel imgeler bir yandan kli­nik ortamlarda iyileşme, izleme ve kontrol ama­cı altında kullanılmakta diğer yandan profesyo­nel iş alanlarında performans geliştirme kapsa­mında değerlendirilmektedir. Kategoriler ortak özellikleri paylaşan insan, olay veya objelerin sı­nıflandırılması işlemini yansıtmaktadır. Prototip bir kategori için geçerli olan en muhtemel özel­liklerin ne olduğunu açıkça belirtendir. Eğer bir kategori prototipe sahip ise prototipe benzer ka­tegori üyeleri tipik bir kategori üyesi olarak gö­rülürken prototipten farklı kategori üyeleri atipik olarak görülmektedir.
Düşünme, Akıl Yürütme ve Problem Çözme kav­ramlarını bilişsel açıdan değerlendirmek.
Düşünce bir anlamda zihnimizin dili olarak dü­şünülmekte ve önermesel, imgesel ve motorsal olmak üzere üç sınıfa ayrılmaktadır. Bu üç sınıf ile akıl yürütme, problem çözme ve karar verme işlemleri gerçekleştirilir ve sonuç olarak da bir hedefe ulaşılır. Genel olarak iki akıl yürütme kul­lanılmaktadır: Tümevarım ve tümdengelim. Tüm­dengelim yukarıdan aşağıya bilişsel süreci kap­sarken tümevarım aşağıdan yukarıya işlemi içer­mektedir. Uygun olan tümdengelim kurallarının uygulanamaması, kişisel inançlardan dolayı man­tıksal kurallardan vazgeçilmesi ve duygusal tep­kiler gibi faktörler başarısız tümdengelimi doğur­maktadır. Başlangıçta davranışçılar problemin de­neme ve yanılma yöntemi ile çözüldüğünü düşün­müşlerdir. Geştalt ve bilgi işlem yaklaşımları sonra­dan ortaya çıkmıştır. Geştalt yaklaşımında problem çözme prodüktif ve reprodüktif süreçleri içerir. Rep- rodüktif süreçler önceki deneyimleri kullanırken prodüktif süreçler problem çözmede problemin ya­pısı ile ilgi ani bir kavrama geliştirmeyi ve prodük­tif yeniden yapılandırmayı içermektedir. Problem çözmede bilgi işlem yaklaşımı, problem çözme sı­rasında uzun süreli belleğin etkili hâle getirilerek çözümle ilgili bilgilerin erişilebilir olmasına işaret eder. Genel olarak, bu yaklaşımlar bize problem çözmede aşamaların olduğunu işaret etmektedir. Bunlar, problemin doğasını anlamak, problemin çözümü ile ilgili alternatif çözümler üretmek, çö­zümleri test ederek kanıt sağlamak, uygulanan test­lerin sonuçlarını değerlendirmek ve karar verme iş­lemlerinden oluşan aşamalardır.
Karar verme işlemlerini özetlemek.

En genel hatları ile karar, ihtimaller arasından seçme işlemidir. Karar vermedeki bilişsel faaliyet her bir seçenekle ilgili değerlendirme sonucu he­defe ulaşılacak olan en iyi seçeneği belirlemedir. Karar verme süreçlerinin analizi ile ilgili olarak üç temel yaklaşım bulunmaktadır. Bunlar nor­matif, betimsel ve tavsiye eden yaklaşımlardır. Normatif yaklaşım rasyonel karar verme varsayı­mına ve betimleyici yaklaşım ampirik gözleme dayanmaktadır. Öte yandan bazı durumlarda ise olasılık üzerinden karar verilir. Fakat olaylarla il­gili olarak olasılık hesabını doğru yapabilmemiz için olayın sıklığı ile ilgili olarak doğru bir belle­ğe ihtiyaç vardır. Kâr, zarar ve olasılık hesabın­dan ziyade bir olayla ilgili olarak karar verme durumunda höristik ve algoritma gibi bilişsel kı­sa yollara başvurulmaktadır. Karmaşık bir prob­lemle karşılaşıldığında ya da yeterli bir veri ol­madığında evrimsel süreç ile şekillene gelmiş ya da deneyimlerle edinilmiş bu zihinsel kısa yolla­rın kullanılmasıyla bir çözüm yolu bulunur.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder