2 Şubat 2013 Cumartesi

Çalışma sosyolojisi 6. ünite özeti

Toplum ve Çalışma yaşamında cinsiyet

Toplumsal yaşamda cinsiyetin önemini ve ka­dınların karşılaştıkları sorunların kaynaklarını açıklamak

Toplumsal yaşam içinde cinsiyetin önemli bir ye­ri vardır. Toplum içindeki ilişkiler kadar statü, roller, iş bölümü, görev ve sorumluluklar da cin­siyet tarafından belirlenmektedir. Ayrıca bireyler arasındaki güç ilişkilerinin belirlenmesinde de cinsiyetin önemli bir yeri vardır. Toplum içinde­ki statü, rol, iş bölümü, görev ve sorumlulukların cinsiyet esasıyla dağıtılmış olması sonuçta erkek­ler ve kadınlar arasındaki ilişkilerde kadınlar aley­hine bir eşitsizliğin doğmasına yol açmaktadır. Bu nedenle kadınlar, sadece sahip oldukları cin­siyet nedeniyle doğuştan gelen sınırlamalar ve eşitsizliklerle karşılaşmaktadır.
 Cinsel ideoloji, toplumsal cinsiyet ve cinsiyete bağ lı iş gücü eşitsizliği kavramlarını tanımlamak

Toplumsal yaşamda kadınlar ve erkekler farklı rollere sahiptir. Zamana ve topluma göre bu rol­ler çeşitli farklılıklar göstermektedir. Bununla bir­likte toplumsal yaşamda sahip olunan statünün, rollerin, iş bölümünün, görev ve sorumlulukların belirlenmesinde cinsel ideolojinin etkili olduğu görülmektedir. Cinsel ideoloji statü, rol, görev ve yetkilerin belirlenmesinin cinsiyet esas alınarak yapıldığını ifade etmektedir. Toplumsal cinsiyet kavramı ise toplumsal yaşamda bireylerin cinsi­yetleri nedeniyle sahip oldukları statüyü, rolleri, iş bölümünü, görev ve sorumluluklarını ifade et­mektedir. Dolayısıyla cinsel ideoloji ile toplum­sal cinsiyet arasında yakın bir ilişki vardır ve top­lumsal cinsiyet cinsel ideolojiden kaynaklanmak­tadır. Cinsiyete bağlı iş gücü eşitsizliği ise kadın emeğinin cinsel ideoloji ve toplumsal cinsiyet nedeniyle sınırlandırılmasını, değersizleştirilme­sini ve sonuçta kadınların erkeklere bağımlı hâle gelmesini ifade eden bir kavramdır.

 Kadınların toplumsal yaşamda karşılaştıkları so­runlarla ilgili sosyolojik yaklaşımları ve arala­rındaki yaklaşım farklarını açıklamak

Kadınların toplumsal yaşamda karşılaştıkları so­runların açıklanması ve bu sorunlaraçözüm geti­rilebilmesi için farklı sosyolojik yaklaşımlar var­dır. Bu yaklaşımlardan fonksiyonalist (işlevci) kuram, çatışmacı kuram ve feminist kuram öne çıkmaktadır. Fonksiyonalist kuram kendi içinde ikiye ayrılmakta ve kadınların toplumsal yaşam­da karşılaştıkları sorunları farklı bakış açılarıyla ele almaktadır. Birinci grup, toplumsal düzenin korunması ve sağlıklı bir biçimde işlemeye de­vam etmesi için cinsiyete bağlı rollerin devam et­mesi gerektiğini savunurken ikinci grup değişen mevcut koşullar çerçevesinden cinsiyet rollerinin yeniden ele alınması gerektiği görüşünü savun­maktadır. Çatışmacı kuram ise toplumsal cinsiye­te güç ilişkileri açısından yaklaşmakta ve kadın­ların yaşadıkları sorunların bu güç ilişkilerinden kaynaklandığını ileri sürmektedir. Bu nedenle çatışmacı kurama göre, kadınların yaşadıkları so­runların çözülebilmesi için bu güç ilişkilerinin yeniden ele alınması gerekmektedir. Feminist ku­ram ise diğer iki kuramdan farklı olarak sadece kadın sorunlarına eğilen bir yaklaşımdır. Femi­nist yaklaşım erken dönem feminist kuramlar ve postmodern feminist kuramlar olmak üzere iki ana grupta incelenmektedir. Erken dönem femi­nist kuramlar yaklaşık 150 - 200 yıllık bir geçmi­şe sahip olduklarından ana akım feminist yakla­şım olarak da kabul edilmektedir. Erken dönem feminist kuramların başlıcaları Liberal Feminist Kuram, Marksist Feminist Kuram, Radikal Femi­nist Kuram ve Sosyalist Feminist Kuram’dır. Post- modern Feminist Yaklaşımlar ise ana akım femi­nist kuramların kadın sorunlarını yeterince kap­sayıcı bir biçimde ele almadıkları iddiası ile orta­ya çıkmıştır. Postmodern feminist yaklaşımlar göre, ana akım feminist kuramlar standartlaştırıl­mış kadın kimliği üzerinden hareket etmekte ve bu nedenle ırk, etnisite, sınıf, kültür, yaş gibi bir­çok unsuru göz ardı etmektedir. Postmodern yak­laşımlara göre kadınların yaşadıkları sorunlar bir­çok kaynaktan beslenmektedir. Dolayısıyla her bir kadın diğerlerin farklı deneyimler yaşamakta­dır. Bu nedenle, kadın sorunlarına farklı açılar­dan yaklaşılması gerekmektedir.

Kadınların çalışma yaşamında karşılaştıkları sorunlan ifade etmek

Kadınlar gerek iş gücü piyasasına girişte gerekse de iş gücü piyasasının içinde erkeklere kıyasla çok sayıda ve farklı sorunlarla karşılaşmaktadır­lar. Bu sorunların başında yeterli eğitim seviyesi­ne sahip olmama, yeterli iş tecrübesine sahip ol­mama, aile sorumlulukları nedeniyle çalışma ya­şamına tam olarak dahil olamama, iş ve mesleki ayrımcılığa tabi tutulma ve işverenler tarafından ayrımcılığa uğrama, aynı vasıf düzeyine sahip olunsa da erkeklerden daha düşük ücret alma, cam tavan sendromu, çifte vardiya yükümlülüğü, yedek iş gücü ordusu olarak konumlandırılma ve örgütlenme ile ilgili sıkıntılar sayılabilir.

Kadınların çalışma yaşamında karşılaştıkları so­runların kaynaklarını tartışmak

Kadınlar çalışma yaşamına girişte ve çalışma ya­şamının içinde, toplumsal cinsiyet, cinsel ideolo­ji ve cinsiyete bağlı iş gücü eşitsizliği nedeni ile birçok sorunla karşılaşmaktadırlar. Kadınların karşılaştıkları sorunlar birçok nedenden kaynak­lanmaktadır. Bu nedenlerin birbirleri ile ilişkisi olduğu da görülmektedir. Kadınların eğitim fır­satlarından erkekler kadar yararlanamaması, dü­şük vasıflı ve çoğunlukla kayıtdışı olarak çalış­malarına neden olmaktadır. Ayrıca, cinsel ide­oloji ve toplumsal cinsiyet de kadınların ücretli olarak çalışıp çalışmayacakları konusunda belir­leyici olmaktadır. Kadınlar çalışma yaşamına gir­seler bile, yine cinsel ideoloji ve toplumsal cinsi­yetten kaynaklanan engellerle karşılaşmakta­dırlar.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder