Toplumsal yaşamda cinsiyetin önemini ve kadınların karşılaştıkları sorunların kaynaklarını açıklamak
Toplumsal yaşam içinde cinsiyetin önemli bir yeri vardır. Toplum içindeki ilişkiler kadar statü, roller, iş bölümü, görev ve sorumluluklar da cinsiyet tarafından belirlenmektedir. Ayrıca bireyler arasındaki güç ilişkilerinin belirlenmesinde de cinsiyetin önemli bir yeri vardır. Toplum içindeki statü, rol, iş bölümü, görev ve sorumlulukların cinsiyet esasıyla dağıtılmış olması sonuçta erkekler ve kadınlar arasındaki ilişkilerde kadınlar aleyhine bir eşitsizliğin doğmasına yol açmaktadır. Bu nedenle kadınlar, sadece sahip oldukları cinsiyet nedeniyle doğuştan gelen sınırlamalar ve eşitsizliklerle karşılaşmaktadır.
Cinsel ideoloji, toplumsal cinsiyet ve cinsiyete bağ lı iş gücü eşitsizliği kavramlarını tanımlamak
Toplumsal yaşamda kadınlar ve erkekler farklı rollere sahiptir. Zamana ve topluma göre bu roller çeşitli farklılıklar göstermektedir. Bununla birlikte toplumsal yaşamda sahip olunan statünün, rollerin, iş bölümünün, görev ve sorumlulukların belirlenmesinde cinsel ideolojinin etkili olduğu görülmektedir. Cinsel ideoloji statü, rol, görev ve yetkilerin belirlenmesinin cinsiyet esas alınarak yapıldığını ifade etmektedir. Toplumsal cinsiyet kavramı ise toplumsal yaşamda bireylerin cinsiyetleri nedeniyle sahip oldukları statüyü, rolleri, iş bölümünü, görev ve sorumluluklarını ifade etmektedir. Dolayısıyla cinsel ideoloji ile toplumsal cinsiyet arasında yakın bir ilişki vardır ve toplumsal cinsiyet cinsel ideolojiden kaynaklanmaktadır. Cinsiyete bağlı iş gücü eşitsizliği ise kadın emeğinin cinsel ideoloji ve toplumsal cinsiyet nedeniyle sınırlandırılmasını, değersizleştirilmesini ve sonuçta kadınların erkeklere bağımlı hâle gelmesini ifade eden bir kavramdır.
Kadınların toplumsal yaşamda karşılaştıkları sorunlarla ilgili sosyolojik yaklaşımları ve aralarındaki yaklaşım farklarını açıklamak
Kadınların toplumsal yaşamda karşılaştıkları sorunların açıklanması ve bu sorunlaraçözüm getirilebilmesi için farklı sosyolojik yaklaşımlar vardır. Bu yaklaşımlardan fonksiyonalist (işlevci) kuram, çatışmacı kuram ve feminist kuram öne çıkmaktadır. Fonksiyonalist kuram kendi içinde ikiye ayrılmakta ve kadınların toplumsal yaşamda karşılaştıkları sorunları farklı bakış açılarıyla ele almaktadır. Birinci grup, toplumsal düzenin korunması ve sağlıklı bir biçimde işlemeye devam etmesi için cinsiyete bağlı rollerin devam etmesi gerektiğini savunurken ikinci grup değişen mevcut koşullar çerçevesinden cinsiyet rollerinin yeniden ele alınması gerektiği görüşünü savunmaktadır. Çatışmacı kuram ise toplumsal cinsiyete güç ilişkileri açısından yaklaşmakta ve kadınların yaşadıkları sorunların bu güç ilişkilerinden kaynaklandığını ileri sürmektedir. Bu nedenle çatışmacı kurama göre, kadınların yaşadıkları sorunların çözülebilmesi için bu güç ilişkilerinin yeniden ele alınması gerekmektedir. Feminist kuram ise diğer iki kuramdan farklı olarak sadece kadın sorunlarına eğilen bir yaklaşımdır. Feminist yaklaşım erken dönem feminist kuramlar ve postmodern feminist kuramlar olmak üzere iki ana grupta incelenmektedir. Erken dönem feminist kuramlar yaklaşık 150 - 200 yıllık bir geçmişe sahip olduklarından ana akım feminist yaklaşım olarak da kabul edilmektedir. Erken dönem feminist kuramların başlıcaları Liberal Feminist Kuram, Marksist Feminist Kuram, Radikal Feminist Kuram ve Sosyalist Feminist Kuram’dır. Post- modern Feminist Yaklaşımlar ise ana akım feminist kuramların kadın sorunlarını yeterince kapsayıcı bir biçimde ele almadıkları iddiası ile ortaya çıkmıştır. Postmodern feminist yaklaşımlar göre, ana akım feminist kuramlar standartlaştırılmış kadın kimliği üzerinden hareket etmekte ve bu nedenle ırk, etnisite, sınıf, kültür, yaş gibi birçok unsuru göz ardı etmektedir. Postmodern yaklaşımlara göre kadınların yaşadıkları sorunlar birçok kaynaktan beslenmektedir. Dolayısıyla her bir kadın diğerlerin farklı deneyimler yaşamaktadır. Bu nedenle, kadın sorunlarına farklı açılardan yaklaşılması gerekmektedir.
Kadınların çalışma yaşamında karşılaştıkları sorunlan ifade etmek
Kadınlar gerek iş gücü piyasasına girişte gerekse de iş gücü piyasasının içinde erkeklere kıyasla çok sayıda ve farklı sorunlarla karşılaşmaktadırlar. Bu sorunların başında yeterli eğitim seviyesine sahip olmama, yeterli iş tecrübesine sahip olmama, aile sorumlulukları nedeniyle çalışma yaşamına tam olarak dahil olamama, iş ve mesleki ayrımcılığa tabi tutulma ve işverenler tarafından ayrımcılığa uğrama, aynı vasıf düzeyine sahip olunsa da erkeklerden daha düşük ücret alma, cam tavan sendromu, çifte vardiya yükümlülüğü, yedek iş gücü ordusu olarak konumlandırılma ve örgütlenme ile ilgili sıkıntılar sayılabilir.
Kadınların çalışma yaşamında karşılaştıkları sorunların kaynaklarını tartışmak
Kadınlar çalışma yaşamına girişte ve çalışma yaşamının içinde, toplumsal cinsiyet, cinsel ideoloji ve cinsiyete bağlı iş gücü eşitsizliği nedeni ile birçok sorunla karşılaşmaktadırlar. Kadınların karşılaştıkları sorunlar birçok nedenden kaynaklanmaktadır. Bu nedenlerin birbirleri ile ilişkisi olduğu da görülmektedir. Kadınların eğitim fırsatlarından erkekler kadar yararlanamaması, düşük vasıflı ve çoğunlukla kayıtdışı olarak çalışmalarına neden olmaktadır. Ayrıca, cinsel ideoloji ve toplumsal cinsiyet de kadınların ücretli olarak çalışıp çalışmayacakları konusunda belirleyici olmaktadır. Kadınlar çalışma yaşamına girseler bile, yine cinsel ideoloji ve toplumsal cinsiyetten kaynaklanan engellerle karşılaşmaktadırlar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder