2 Şubat 2013 Cumartesi

Çalışma ilişkileri tarihi 6. ünite özeti

Türkiye’de Çok Partili Dönemde Çalışma ilişkileri: 1946-1960

Türkiye’de 1946-1960 döneminde, çalışma ilişkile- 1 rinin iktisadi temellerini açıklamak.

2. Dünya Savaşı sonrasında Türkiye her açıdan cid­di dönüşümler yaşarken, içsel ve dışsal dinamikle­rin etkisiyle iktisat politikalarında da önemli deği­şimler ortaya çıktı. Devletçi ve dışa kapalı iktisat politikaları, yerini özel kesime öncelik veren ve dış iktisadi ilişkilere açık politikalara bıraktı. Dönem içerisinde, belirli yıllar hariç tutulursa, GSMH’da düzenli artışlar sağlanırken, istihdamın sektörel ya- ^4] pısı da sanayi kesimi lehine değişime uğradı. Sağ­lanan iktisadi büyüme, popülist bölüşüm politika­larının izlenmesine olanak yarattı ve diğer toplum kesimleriyle birlikte işçiler de bundan faydalandı.
Bu olanaklar, bireysel iş ilişkileri alanında yapılan düzenlemeleri de kolaylaştırdı.
Türkiye’de 1946-1960 döneminde, çalışma ilişkilerini kuşatan siyasal koşulları tartışmak.

Türkiye, 1946 yılında içsel ve dışsal dinamiklerin etkisi altında çok partili siyasal yaşama geçti. Her ne kadar, bu geçiş batılı anlamda çoğulcu bir de­mokrasinin oluşumuna yol açmamış, çoğunlukçu ve iki partili bir sistem ortaya çıkmışsa da, çok par­tili hayatın dinamiği ve iki parti arasındaki rekabet çalışma ilişkileri alanında da önemli değişimlere yol açtı. Sınıf esasına veya adına dayanan cemiyet kurma yasağının kaldırılması ve Sendikalar Kanu­nu ile sendika hakkı rejimine geçilmiş olması, top­lu iş ilişkileri alanında sağlanan gelişmelerin en önemli adımları olmakla birlikte; yasanın içeriğine ilişkin sınırlamalar ile uygulamadan kaynaklanan sorunlar da, çok partili yaşamımızın eksikliklerini yansıtmaktaydı. Gerek CHP, gerekse DP dönemle­rinde toplu iş ilişkileri alanına yönelik otoriter eği­limler devam etmişse de, bireysel iş ilişkileri alanın­da önemli adımlar atıldı. Kelimenin bu anlamında, toplu ve bireysel alanlardaki uygulamaların, Türk demokrasisinin artılarını ve eksilerini yansıttığı söy­lenebilir.
Türkiye’de 1946-1960 döneminde, üretlilerin nicel İM ve nitel varlığında meydana gelen gelişmeleri anlatmak.
Belirli yıllar dışında sağlanan düzenli iktisadi büyü­me ve sanayi kesiminin payındaki artış, ücretlilerin toplam nüfus ve işgücü içerisindeki payını artırdı.
Bunun yanı sıra, İK’nun koruma alanı kapsamına giren ücretlilerin sayısı da düzenli biçimde arttı. Di­ğer taraftan, izlenen özel kesim yanlısı iktisat poli­tikalarına rağmen, kamu kesiminde memur ve işçi istihdamı da artış gösterdi. Ücretlilerin niceliği ar­tarken, sürekli ve nitelikli bir sanayi işçiliğinin olu­şumu doğrultusunda da tedrici adımlar atıldı ve bir önceki döneme göre mesafeler katedildi.

Türkiye’de 1946-1960 döneminde, ücretli kesimin çalışma ve yaşama koşullarım açıklamak.

2.  Dünya Savaşı sonrası yaşanan iktisadi büyümey­le birlikte reel ücretler sürekli artış eğilimi gösterdi. 1950-60 döneminde ücretlerin satın alma gücü 1/3 oranında arttı. Buna karşılık, kamu kesiminde işçi olarak çalışanların reel ücretlerinde artışlar olurken, memurların maaşlarında düşme yaşandı. Bu şüp­hesiz, memur maaşlarının konjonktürü izleyeme- mesi yanında, DP’nin bürokrasiye karşı tavrıyla da bağlantılı bir sonuçtu. Kurumsal açıdan bakıldığın­da ise, iş ihtilafları ücret düzeyleri üzerinde geçmiş döneme göre daha etkili oldu. Çalışma süreleri, ça­lışma yaşı ve işçi sağlığı-iş güvenliği gibi diğer ça­lışma koşulları açısından bakıldığında ise, mevzua­tın koruyucu hükümlerine aykırı durumlar sıklıkla yaşandı. Ücretli çalışanların refahına ilişkin önemli bir gelişme de sosyal güvenlik alanında yaşandı, İSK’nun kurulması ve değişik sigorta kollarının ha­yata geçirilmesiyle işçilerin sosyal güvenliği konu­sunda önemli adımlar atılırken, memurların sosyal güvenliği konusunda da Emekli Sandığı’mn kurul­ması ile bütüncül bir uygulamaya ulaşıldı.
Türkiye’de 1946-1960 döneminde, çalışma ilişkile­rinin hukuksal çerçevesini değerlendirmek

Toplu iş ilişkileri alanında, Cemiyetler Kanunu de­ğişikliği ve Sendikalar Kanunu ile önemli adımlar atılırken, hem bu yasanın ve İK’nun otoriter hü­kümleri, hem de uygulamada bunları da aşan key­fi uygulamalar nedeniyle, dönem içerisinde sağlık­lı bir sendikal hareketin gelişmesi mümkün olma­dı. Buna karşılık, bireysel çalışma ilişkileri alanında önemli adımlar atıldı ve ücretlileri koruyucu hu­kuksal şemsiye genişledi. İK’nda yapılan değişik­likler, Basın ve Deniz İş Kanunları’nın çıkarılması, sosyal güvenlik alanında atılan adımlar ve diğer ya­salaştırma faaliyetleri ile bunlar doğrultusunda ya­pılan uygulamalar aracılığıyla, çalışma kodu dönem içerisinde epeyce gelişti.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder