2 Şubat 2013 Cumartesi

Çalışma ilişkileri tarihi 3. ünite özeti

Dünyada Çalışlma ilişlkileri: 1945 Yılından Günümüze Kadar

1945-1980 döneminde dünyadaki çalışma iliş­kilerini çevreleyen siyasal, toplumsal ve ekono­mik ortamı tanımlamak.
“Kapitalizmin altın çağı” diye adlandırılan birinci dönemde tüm dünyada ama özellikle Kuzey Amerika, batı Avrupa ve Doğu Asya’da ekono­miler hızla büyümüş ve çoğu ülkede tam istih­dam koşulları yaşanmıştır. Bu büyüme ve refah yılları, aynı zamanda toplumsal eşitsizliklerin azaldığı yıllardır.
Bu dönemde endüstri ilişkilerine temel teşkil eden sistem, Taylorizme ve montaj hattı teknik­lerine dayalı Fordist kitlesel üretim, ulusal talebi yönlendirici ve ekonomik istikrar sağlayıcı Key- nesçi politikalar ve kitlesel tüketimi destekleyen sosyal refah uygulamalarıdır.
1945-1980 döneminde dünyadaki çalışma ilişkilerinde yaşanan gelişmeleri değerlendirmek.
Fordizm, Keynesçilik ve refah devleti uygulama­larının endüstri ilişkileri alanına yansıması sendi­kal özgürlükler ve sosyal haklar temelinde bir sosyal uzlaşma şeklinde olmuştur.
Dönemin endüstri ilişkilerin temel özelliği, ve­rimliliğe bağlı ücret artışları, aileyi geçindirecek düzeyde ücretler, tam gün düzenli çalışma ve iç­sel işgücü piyasalarına dayalı olan bir sınıf uzlaş­masıdır. Fordizmin farklı türleri, farklı Keynesçi uygulamalar ve farklı refah devleti sistemleri, ama her şeyden önemlisi kapitalizmin tarihi içerisinde ülkelerin farklı yörüngeleri, dönemin endüstri iliş­kileri sistemlerinde de farklılıklar doğurmuştur.
1980 ’den günümüze kadar olan dönemde ,dünyadaki çalışma ilişkilerini çevreleyen siyasal, top­lumsal ve ekonomik ortamı tanımlamak.
1980 sonrası küresel çapta yaşanan ekonomik ve toplumsal dönüşümün tümünü anlatmak için yaygın bir biçimde kullanılan deyim, küreselleş­medir. Bu dönemde, bir yandan üretim sistemin­de ve üretimin organizasyonunda köklü değişik­likler olurken bir yandan da tüm dünyada mal ve hizmet ticaretinin serbestleştirilmesi, sermaye ha­reketlerinin önündeki engellerin kaldırılması, ka­munun elindeki üretim birimlerinin, alt yapı hiz­metlerinin ve sosyal hizmetlerin özelleştirilmesi,
iş yasalarının esnekleştirilmesi, sosyal devlet har­camalarının daraltılması şeklindeki ne-oliberal anlayış ekonomik politikalara egemen olmuştur.
 1980’den günümüze kadar olan dönemde dün­yadaki çalışma ilişkilerinde yaşanan gelişmeleri açıklamak.
Küreselleşme döneminde, çalışma ilişkileri sis­temleri, “sosyal demokrat çalışma ilişkileri”, “neo- liberal çalışma ilişkileri” ve “otoriter çalışma” iliş­kileri olarak gruplandırılabilir.
Gelişmiş kapitalist ülkelerde genel bir eğilim ola­rak sendika yoğunluğu oranlarında düşme oldu­ğu görülmektedir. Sendikalar bu zayıflamaya kar­şı çıkabilmek için birleşme yoluna gitmektedir­ler. Endüstriyel eylem açısından, özel sektörde grevler önemli ölçüde azalmış, militan sendikal eylemler kamu kesiminde görülür olmuştur. Küreselleşme sürecinin özellikleri ve artan reka­bet, işverenlerin hemen her ölçekte işletmelerini yeniden yapılandırmalarını zorunlu kılmıştır. He­men her ülkede işverenler toplu iş ilişkilerinden kaçınmak, toplu müzakereyi işyeri düzeyiyle sı­nırlamak, işgücünün verimliliğini artıracak yalın üretim tekniklerini kullanmak ve esnek çalışma biçimlerine geçmek eğiliminde olmuşlardır. Küreselleşme sürecinde devletin rolü de farklı­laşmış, emek ve sermaye arasındaki eski sosyal ittifakın gündemi, artık uygulanamaz olmuştur. Yeni koşullarda hükümetler, düşük vergiler, et­kin altyapı, eğitimli ama uysal bir işgücünün var olduğu yerel bir ekonomik çevre geliştirmekten sorumludur. Devletlerin ulusal düzeyde karar al­ma olanakları daralırken, sendikaların da ulusal düzeyde kullandıkları, toplu sözleşme, grev ve grev dışı eylemler, ulusal siyaset gibi geleneksel mücadele araçlarının etkinliği azalmıştır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder