Dünyada Çalışlma ilişkileri: Sanayi Devrimi’nden 1945’e Kadar
Sanayi Devrimi’nin çalışma ilişkileri üzerindeki temel etkilerini tanımlamak.
Sanayi Devrimi, üretimde makineleşmeyi ve yeni enerji kaynaklarının kullanımını yaygınlaştırarak, kapitalizmin gelişimine koşut olarak bütün bir ekonomik ve sosyal ilişkiler sisteminin dönüşmesini sağlamıştır. Çalışma ilişkileri açısından ise, işçi ve işveren arasındaki çalışma ilişkisini başat çalışma ilişkisi haline getirmiştir. Aynı zamanda, dönemin diğer ekonomik dönüşümleri ile birlikte, üretim araçlarına sahip olmayan ve işverene bağımlı olarak çalışan bir ücretli işçi sınıfının doğuşunu sağlamıştır.
Sendikaların ve sendikal hakların gelişimin değerlendirmek.
Sanayi Devrimi’nin ve kapitalizmin gelişimiyle birlikte, geçinebilmek için çalışma karşılığı aldığı ücretten başka hiçbir geliri olmayan bir işçi sınıfı doğmuştur. Çalışma koşullarının hukuken işçi ile işveren arasındaki sözleşme ile ama fiilen, işçinin pazarlık gücünün düşük olması nedeniyle, işveren tarafından belirlendiği ve çalışanları koruyucu düzenlemelerin olmadığı kapitalizmin kuruluş dönemlerinden itibaren, işçilerin çalışma ve yaşam koşullarının iyileştirilmesi için mücadele araçları olarak sendikalar ortaya çıkmıştır. Sendikalar öncelikle belirli meslek dalları ile sınırlı örgütlerken, zaman içinde işçi sınıfının bütün kesimlerini örgütleyen yapılar haline gelmiştir. İşçiler, sendikaların doğuş dönemlerinde karşılaştıkları yasaklama ve baskılara rağmen hem çalışma ilişkileri alanında hem de siyasal alanda mücadele etmeyi sürdürmüş ve sendikal özgürlüklerin gelişmesini sağlamışlardır. İncelenen dönem boyunca sendika kurma ve üye olma, toplu iş sözleşmesi ve grev haklarını elde etmişlerdir.
Sanayi Devrimi ile 1945 arasındaki dönem boyunca çalışma ilişkilerindeki temel değişimleri açıklamak.
Sanayi Devrimi ile başlayan dönemde ücretli işçileri koruyacak yasa ve düzenlemelerin olmaması, çalışma ilişkilerinin işçi ve işveren arasındaki bireysel pazarlıklarla düzenlenmesine neden olmuştur. İşçilerin güçsüz tarafını oluşturduğu bu pazarlık düzeninin yarattığı ağır çalışma koşulları ve gelir dağılımındaki adaletsizlik, bir yandan sendikaların öte yandan da emeği koruyucu sosyal politikaların gelişimine yol açmıştır. İncelenen dönem boyunca sürdürülen mücadeleler, işçilerin toplumsal ve siyasal önemlerinin artışı, ekonomi politikalarındaki değişiklikler gibi etmenler sonucunda, 20. yüzyılın başından itibaren, esas olarak toplu iş sözleşmelerine dayanan toplu çalışma ilişkilerinin ağırlığı artmış ve aynı zamanda emeği koruyucu sosyal politikaların gelişimi ile bireysel çalışma ilişkileri alanı da devletler tarafından belirli sınırlar içinde düzenlenir olmuştur. Bu dönemde oluşan endüstri ilişkileri sistemleri, özellikle 2. Dünya Savaşı sırasında tahribata uğramış olsa da, savaş sonrasında yeniden ve daha güçlü bir şekilde kurulan endüstri ilişkileri sistemlerine önemli bir temel teşkil etmiştir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder