2 Şubat 2013 Cumartesi

Çalışma ilişkileri tarihi 2. ünite özeti

Dünyada Çalışlma ilişkileri: Sanayi Devrimi’nden 1945’e Kadar


Sanayi Devrimi’nin çalışma ilişkileri üzerindeki temel etkilerini tanımlamak.

Sanayi Devrimi, üretimde makineleşmeyi ve ye­ni enerji kaynaklarının kullanımını yaygınlaştıra­rak, kapitalizmin gelişimine koşut olarak bütün bir ekonomik ve sosyal ilişkiler sisteminin dö­nüşmesini sağlamıştır. Çalışma ilişkileri açısından ise, işçi ve işveren arasındaki çalışma ilişkisini başat çalışma ilişkisi haline getirmiştir. Aynı za­manda, dönemin diğer ekonomik dönüşümleri ile birlikte, üretim araçlarına sahip olmayan ve işverene bağımlı olarak çalışan bir ücretli işçi sı­nıfının doğuşunu sağlamıştır.
Sendikaların ve sendikal hakların gelişimin değerlendirmek.
Sanayi Devrimi’nin ve kapitalizmin gelişimiyle birlikte, geçinebilmek için çalışma karşılığı aldığı ücretten başka hiçbir geliri olmayan bir işçi sını­fı doğmuştur. Çalışma koşullarının hukuken işçi ile işveren arasındaki sözleşme ile ama fiilen, iş­çinin pazarlık gücünün düşük olması nedeniyle, işveren tarafından belirlendiği ve çalışanları ko­ruyucu düzenlemelerin olmadığı kapitalizmin ku­ruluş dönemlerinden itibaren, işçilerin çalışma ve yaşam koşullarının iyileştirilmesi için mücade­le araçları olarak sendikalar ortaya çıkmıştır. Sen­dikalar öncelikle belirli meslek dalları ile sınırlı örgütlerken, zaman içinde işçi sınıfının bütün ke­simlerini örgütleyen yapılar haline gelmiştir. İşçi­ler, sendikaların doğuş dönemlerinde karşılaştık­ları yasaklama ve baskılara rağmen hem çalışma ilişkileri alanında hem de siyasal alanda mücade­le etmeyi sürdürmüş ve sendikal özgürlüklerin gelişmesini sağlamışlardır. İncelenen dönem bo­yunca sendika kurma ve üye olma, toplu iş söz­leşmesi ve grev haklarını elde etmişlerdir.

Sanayi Devrimi ile 1945 arasındaki dönem boyunca çalışma ilişkilerindeki temel değişimleri açıklamak.

Sanayi Devrimi ile başlayan dönemde ücretli iş­çileri koruyacak yasa ve düzenlemelerin olma­ması, çalışma ilişkilerinin işçi ve işveren arasın­daki bireysel pazarlıklarla düzenlenmesine ne­den olmuştur. İşçilerin güçsüz tarafını oluşturdu­ğu bu pazarlık düzeninin yarattığı ağır çalışma koşulları ve gelir dağılımındaki adaletsizlik, bir yandan sendikaların öte yandan da emeği koru­yucu sosyal politikaların gelişimine yol açmıştır. İncelenen dönem boyunca sürdürülen mücade­leler, işçilerin toplumsal ve siyasal önemlerinin artışı, ekonomi politikalarındaki değişiklikler gi­bi etmenler sonucunda, 20. yüzyılın başından iti­baren, esas olarak toplu iş sözleşmelerine daya­nan toplu çalışma ilişkilerinin ağırlığı artmış ve aynı zamanda emeği koruyucu sosyal politikala­rın gelişimi ile bireysel çalışma ilişkileri alanı da devletler tarafından belirli sınırlar içinde düzen­lenir olmuştur. Bu dönemde oluşan endüstri iliş­kileri sistemleri, özellikle 2. Dünya Savaşı sırasın­da tahribata uğramış olsa da, savaş sonrasında yeniden ve daha güçlü bir şekilde kurulan en­düstri ilişkileri sistemlerine önemli bir temel teş­kil etmiştir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder