2 Şubat 2013 Cumartesi

Bireysel iş hukuku 8. ünite özeti

işin kişiler bakımından düzenlenmesi

Çocuk ve genç işçilerin çalışma yaşamında korunmasıyla ilgili düzenlemeleri açıklamak. îş Hukuku mevzuatımızda, çalışma yaşına başla­ma, küçüklerin çalışma saatleri, dinlenme sürele­ri gibi alanlarda istismarlarınnı önlenmesi ve sağ­lıklarının korunması açısından gerekli yasal ted­birler mevcuttur. Çocuk ve genç işçilere yönelik mevzuattaki düzenlemeleri, çalıştırma yasakları, rapor alma zorunluluğu ve dinlenme sürelerinde koruma başlıkları altında incelemek mümkündür. Maden ocakları ile kablo döşemesi, kanalizasyon ve tünel inşaatı gibi yer altında veya su altında çalışılacak işlerde onsekiz yaşını doldurmamış erkeklerin çalıştırılmaları yasaktır (ÎK m.72). Yine, sanayiye ait işlerde gece döneminde onse­kiz yaşını doldurmamış erkek işçilerin çalıştırıl­maları da yasaktır (ÎK m.73, f.1). Umumi Hıfzı­sıhha Kanunu’nun 176. maddesine göre de, onse­kiz yaşından küçük çocukların bar, kabare, dans salonları, kahve gazino ve hamamlarda çalıştırıl­maları yasaktır.
Türk Hukukunda kural olarak onbeş yaşını dol­durmamış küçüklerin çalıştırılmaları yasaktır. Bu­nunla birlikte ondört yaşını doldurmuş ve ilköğre­timi tamamlamış çocukların, birtakım şartlarla bazı hafif işlerde çalıştırılabilmeleri de mümkündür. İş Kanunu’nun 71. maddesinin 1 ve 2. Fıkrasına gö­re, “Onbeşyaşını doldurmamış çocukların çalıştı­rılması yasaktır. Ancak, ondört yaşını doldurmuş ve ilköğretimi tamamlamış olan çocuklar, beden­sel, zihinsel ve ahlaki gelişmelerine ve eğitime de­vam edenlerin okullarına devamına engel olma­yacak hafif işlerde çalıştırılabilirler.
Çocuk ve genç işçilerin işe yerleştirilmelerinde ve çalıştırılabilecekleri işlerde güvenlik, sağlık, be­densel, zihinsel ve psikolojik gelişmeleri, kişisel yatkınlık ve yetenekleri dikkate alınır. Çocuğun gördüğü iş onun okula gitmesine, mesleki eğiti­minin devamına engel olamaz, onun derslerini düzenli bir şekilde izlemesine zarar veremez”. Belirtelim ki çalışma yaşı açısından getirilen sı- narlama ayrıca çalışma süreleri bakımından da uygulanır. Bir başka ifadeyle, temel eğitimini ta­mamlamış ve okula gitmeyen çocukların çalışma süreleri günde yedi ve haftada otuzbeş saatten fazla olamaz. Ancak onbeş yaşını tamamlamış
çocuklar için bu süre günde 8 ve haftada kırk saate kadar artırılabilir. Okula devam eden ço­cukların eğitim dönemindeki çalışma süreleri, eğitim saatleri dışında olmak üzere, günde iki sa­at ve haftada on saat olabilir (İKm.71, f.4, 5). Onbeş ve onaltı yaş arasındaki çocuk işçilerin her hal ve şartta çalıştırılacakları işlerdeki çalış­ma koşullarının sağlıkları bakımından uygun ol­ması gerekir. Bununla birlikte çocuk işçilerin ağır ve tehlikeli işlerde çalıştırılmaları yasaktır.
Onaltı ile onsekiz yaş arasındaki genç işçiler ise bir kısım ağır ve tehlikeli işte çalıştırılabilirler. Gerçekten, İş Kanunu’nun 85. maddesinin 1. fık­rasına göre, “Onaltı yaşını doldurmamış genç iş­çiler ve çocuklar ağır ve tehlikeli işlerde çalıştırı­lamaz’. Hangi işlerin ağır ve tehlikeli işlerden sayılacağı, kadınlarla onaltı yaşını doldurmuş fa­kat onsekiz yaşını bitirmemiş genç işçilerin han­gi çeşit ağır ve tehlikeli işlerde çalıştırılabilecek­leri Ağır ve Tehlikeli İşler Yönetmeliği’nde dü­zenleme altına alınmıştır.
Ondört yaşından büyük onsekiz yaşına kadar (dâhil) çocuk-genç işçilerin işe girişlerinden ön­ce işe uygun olduklarının sağlık raporu ile bel­gelendirilmesi gerekir. Yine, bunlar için onsekiz yaşını dolduruncaya kadar sağlık raporu altı ay­da bir alınmaya devam eder (İK m.87).
Bunun yanı sıra, ağır ve tehlikeli bir işte çalıştırı­labilecek genç işçiler için de, işe girmeden önce bu işe elverişli olduklarını gösteren rapor alın­ması gereklidir. Ayrıca işe uygunluk açısından rapor uygulaması, onaltı-onsekiz yaş arasındaki­ler için altı ayda bir tekrarlanmalıdır (İK m.86). Çocuk ve Genç İşçilerin Çalıştırılma Usul ve Esas­ları Hakkında Yönetmelik, dinlenme süreleri açı­sından da birtakım özel hükümler getirmiştir. Gerçekten, çocuk ve genç işçiler için, ara dinlen­me süresi, iki saatten fazla dört saatten az süren işlerde otuz dakika, dört saatten yedi buçuk saa­te kadar olan işlerde çalışma süresinin ortasında bir saat olmak üzere verilmek zorundadır (Yö­netmelik m.6, f.4).
Yine, çocuk ve genç işçilerin hafta tatili izinleri kesintisiz kırk saatten az olamaz. Hafta tatili üc­reti bir iş karşılığı olmaksızın ödenir (Yönetme­lik m.8).


Kadın işçiler açısından getirilen koruyucu düzenlemeleri tartışmak.
Çalışma yaşamı içerisinde kadın işçilerin korun­ması gerekmektedir. Kadınlar açısından getirilen düzenlemelerin amacı ise, cinsiyet ayrımcılığı­nın ortadan kaldırılması ve cinsiyet nedeniyle ortaya çıkabilecek bazı özel durumların (hami­lelik gibi) doğurabileceği olumsuzları giderme­ye yöneliktir. Bu maksatla birtakım uluslararası sözleşmeler yürürlüğe konmuş, ülkeler de birta­kım kanuni düzenlemeler yapmışlardır. Kadın istihdamında öncelikli olarak kadının istihdama girişinin sağlanması yanında, çalışan kadın işçi­lerin iş ilişkisi devam ederken ve iş ilişkisinin sona ermesi durumunda da korunmaları icap eder. Bu arada kadın işçilere yönelik gebelik ön­cesi ve sonrasını ilgilendiren ilave tedbirlerin de alınması icap eder.


Mevzuat içerisinde gerek îş Kanunu, gerek Umu­mi Hıfzıssıhha Kanunu ve gerekse de Sosyal Si­gortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nda bir takım düzenlemeler bulunmaktadır. îş Hukukunda kadın işçileri koruyucu düzenle­meler elbette mevcuttur. Bunlardan bir kısmı, eşit değerde işe eşit ücret, ayrımcılık yasağı gibi, çalışma yaşamında erkek işçilerden farklı bir mu­ameleye tabi tutulmalarını önlemekte, bir başka ifadeyle, kadınların erkek işçilerle eşit muamele görmelerini sağlamaktadır. Diğer bir kısmı da, kadın işçilerin özellikleri nedeniyle kadın olma­larından kaynaklanan analık görevleri, meslek hayatları yanında ev hanımlığını da üstlenmeleri nedeniyle korunmalarını hedeflemektedir.
Özürlü ve eski hükümlü çalıştırma yükümlülüğünü ve bu yükümlülüklere aykırılığın sonuçla­rını değerlendirmek.
İşverenler elli veya daha fazla işçi çalıştırdıkları, özel sektör işyerlerinde yüzde üç özürlü, kamu işyerlerinde ise yüzde dört özürlü ile yüzde iki eski hükümlü işçiyi meslek, beden ve ruhi du­rumlarına uygun işlerde çalıştırmakla yükümlü­dürler (ÎK m.30, f.1).
Özürlü ve eski hükümlü çalıştırma yükümlülü­ğüne aykırılık halinde îş Kanunu idari para ceza­sı verilmesini öngörmektedir. Gerçekten îş Ka- nunu’nun 101. maddesine göre, özürlü ve eski hükümlü çalıştırmayan işveren veya işveren ve­kiline çalıştırmadığı her bir özürlü ve eski hü kümlü ve çalıştırmadığı her ay için 2012 yılı sü­resince 1.842 Türk Lirası idari para cezası verilir. Kamu kuruluşları da bu para cezasından hiçbir şekilde muaf tutulamaz.
Özürlü ve eski hükümlü çalıştırmayı teşvik düzenlemelerini listelemek.
Özürlü çalıştırılmasının teşviki açısından diğer bazı Batı ülkelerinde olduğu gibi ülkemizde de teşvik sistemi uygulanmaktadır. Gerçekten îş Ka­nunu, özürlü istihdam eden işverenler için 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu gereğince ödenmesi gereken primlerde indirim uygulanmasını öngörmektedir.
Teşvikten özel sektör işverenleri yararlanmakta­dır. Bunun için îş Kanunu kapsamında çalıştırı­lan 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununa tabi veya korumalı işyerle­rinde çalıştırılan özürlü sigortalı olmak gerekir. Söz konusu teşvike göre,
     Özürlü çalıştırma yükümlülüğü kapsamında özürlü çalıştıran veya korumalı işyerlerinde çalışan özürlülerin prime esas kazanç altı sı­nırı (asgari ücret) üzerinden hesaplanan si­gorta priminin işveren hissesisinin tamamı,
     Kontenjan fazlası özürlü çalıştıran veya
Yükümlü olmadıkları hâlde özürlü çalıştıran işverenlerin, bu şekilde çalıştırdıkları her bir özürlü için prime esas kazanç alt sınırı (asga­ri ücret) üzerinden hesaplanan sigorta primi­ne ait işveren hisselerinin %50’si Hazinece karşılanır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder