Kıdem, tazminatının boyutlarını tartışmak.
Kıdem tazminatı, ülkemizde temel olarak iki açıdan ele alınmaktadır. Bunlardan ilkinde tazminat, ekonomik boyutu ile irdelenmekte, istihdam politikaları, işsizlik ve işverenler üzerinde yarattığı etkiler üzerinde durulmaktadır. Konunun diğer yanını ise hukuksal boyutu oluşturmakta ve bu alanda tazminatın yasal koşullarına uyulup uyulmadığı ele alınarak, işten çıkarılan işçilerin kıdem tazminatı haklarının yarattığı hukuksal sorunlar incelenmektedir.
Kıdem tazminatının doğmasına yol açan koşul lan saptamak.
Türk hukuk sisteminde kıdem tazminatı bugün, 4857 sayılı îş Kanunu’nun geçici 6. maddesi gereği yürürlüğü devam eden 1475 sayılı eski îş Kanunu’nun 14. maddesindeki hükümlerle düzenlenmektedir. İşlevi tartışılmakla birlikte söz konusu maddede yer verilen kıdem tazminatına hak kazanılabilmesi, herhangi bir zararın gerçekleşmesi aranmaksızın en az bir yıl çalışmış olmaya ve kanunun belirttiği türlerden biriyle iş sözleşmesinin sona ermiş olmasına bağlı tutulmuştur. Bu koşulların sağlanması hâlinde işçiye çalıştığı her yıl karşılığında otuz günlük ücreti tutarında kıdem tazminatı ödenmektedir.
Kıdem tazminatına hak kazanılabilmesi için aranan ilk koşul işçinin en az bir yıl çalışmış olması gerekir. Bu süre kural olarak işçinin fiilen çalışmasıyla işlemeye başlar. Ancak işçinin fiilen çalışmaya başlamadığı hâlde işverenin emir ve talimatlarına hazır olarak beklediği hâllerde de kıdem süresi başlamış sayılır.
Kıdem tazminatı iş sözleşmesinin sona ermesine bağlı bir hak olsa da, iş sözleşmesini sona erdiren her durum kıdem tazminatına hak kazandırmaz. İş Kanunu, iş sözleşmesini sona erdiren hangi hâllerin kıdem tazminatına hak kazandıracağını düzenlemiştir. O sebeple sözü edilen sona erme sebepleri ayrıca ele alınmalıdır.
Söz konusu sona erme sebeplerini fesih ve fesih dışı nedenler olarak ikiye ayırabiliriz. Bunlardan fesih dışı sayılan neden, işçinin ölümüdür. Ölüm hâlinde bir yıl çalışması olan işçinin mirasçılarına kıdem tazminatı ödenir. Tazminatın talep edilebilmesi, ölüm sebebine bağlı değildir. 1475 sayılı İş Kanunu’nun 14. maddesinde işçinin sadece ölümünden söz edilip ölüm nedenleri üzerinde durulmadığından, işçinin eceliyle ölmesi gibi ölümün üçüncü kişiler ya da işçinin kendi kusurlu davranışı veya intiharı sonucu ortaya çıkması, kıdem tazminatına hak kazanma noktasında sonuca etkili değildir.
lş sözleşmesinin fesih yoluyla sona erdirilmesinde ise konuyu işçi ve işverenin feshi olarak iki başlık altında ele almak uygundur. İşçi tarafından fesih hâllerini, bildirim süreli fesih, muvazzaf askerlik nedeniyle fesih, yaşlılık aylığı veya toptan ödeme almak amacıyla fesih, kadın işçinin evlenme nedeniyle sözleşmeyi feshi ve haklı sebeple derhâl fesih olarak ele alabiliriz. İşveren tarafından fesih hâlleri ise haklı sebeple derhâl fesih ve bildirim süreli fesih olmak üzere iki başlık altında incelenebilir.
Kıdem tazminatını hesaplamak.
Kıdem tazminatı, kural olarak, işçinin iş sözleşmesinin devam ettiği her yıl için otuz günlük ücreti tutarındadır. Yıldan arta kalan süreler, orantılı olarak kıdem tazminatında dikkate alınır. Örneğin, 4 yıl 8 ay 20 gün kıdemi olan işçinin kıdem tazminatı hesaplanırken 4 yıl için 4 aylık ücret, 8 ay için bir aylık ücretin 8/12’i, 20 gün için ise yine bir aylık ücretin 20/365’si alınarak toplanır. 1475 sayılı İş Kanunu’nda kıdem tazminatının her geçen tam yıl için otuz günlük ücret tutarında olması gerektiği düzenlenmiş olsa da, aynı kanunla, bunun tarafların anlaşması ile artırıla- bilmesine de imkân sağlanmıştır. Buna göre, “Bu maddede belirtilen kıdem tazminatı ile ilgili 30 günlük süre hizmet sözleşmeleri veya toplu iş sözleşmeleri ile işçi lehine değiştirilebilir” (m. 14,
f.12).
Kıdem tazminatı hesabında dikkate alınması gereken ücret, işçinin brüt (giydirilmiş) son ücretidir. O nedenle tazminat, işçinin fiilen eline geçen ücreti üzerinden değil, sigorta primi, vergi, sendika aidatı gibi kesintiler yapılmaksızın, varsa sosyal haklarla giydirilmiş olan brüt ücret göz önünde tutularak hesaplanır. Nitekim 1475 sayılı îş Kanunu’na göre; “13. maddesinde sözü geçen tazminat ile bu maddede yer alan kıdem tazminatına esas olacak ücretin hesabında 26. maddenin birinci fıkrasında yazılı ücrete ilaveten işçiye sağlanmış olan para ve para ile ölçülmesi mümkün sözleşmesi ve kanundan doğan menfaatler de gözönünde tutulur” (m.14, f.11). Tazminata esas aylık ücret, işçinin saat ücretinin önce yedibuçuk sonra da otuz ile çarpımı sonucu belirlenir. Yani saat ücretinden yevmiyeye, oradan da otuz günlük aylık ücrete ulaşılır. Yoksa aylık ücretin tespitinin işçinin fiilen çalıştığı gün sayısı üzerinden hesaplanması doğru olmaz.
Kıdem tazminatının tavanını saptamak.
1475 sayılı Kanunun 14. maddesinde, kıdem tazminatının ulaşabileceği azami rakamı belirleyen, diğer bir deyişle kıdem tazminatına tavan getiren bir düzenlemeye yer verilmiştir. Maddenin 13. fıkrasına göre, “Ancak, toplu sözleşmelerle ve hizmet sözleşmeleriyle belirlenen kıdem tazminatlarının yıllık miktarı, Devlet Memurları Kanunu ’- na tabi en yüksek devlet memuruna 5434 sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanunu hükümlerine göre bir hizmet yılı için ödenecek azami emeklilik ikramiyesini geçemez”. Kıdem tazminatı tavanı her yıl yeniden belirlenmektedir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder